ÇAKMAK ÖRENCiK KÖYÜ
  Yağmur Duası
 
 

GELENEKLER / YAĞMUR DUASI

Tarım hayatında yağış önemli yer tutar. Köylünün düşüncesine göre doğanın tek sahibi ve de hakimi olan Tanrı, yağmuru ister yağdırır, isterse yağdırmaz; özellikle kullarını cezalandırmak için ya çok yağdırır ya da hiç yağdırmaz. İşte bu nedenle, modern teknolojinin olanaklarına sahip olmayan köylüler yaşamlarını sürdürmek için, Tanrı'dan, ürünün bağımlı olduğu değişkenlerden biri olan yağmuru istemektedirler. Bu isteğin imam aracılığıyla düzenli yapılması ve yaygınlığı, yağmur duasını dinsel bir tören şekline dönüştürmüştür.

Dua Öncesi Hazırlık:

Çoğunlukla köy yaşlılarının bir arada bulunduğu Cuma namazında namaz öncesi ya da namaz sonrasında kuraklıktan, susuzluktan, yanmakta olan ekinlerin durumundan söz edilerek yağmur ihtiyacı üzerine durulur. Yağmur duasına çıkmaya karar veren erkekler önce duanın gününü saptarlar. Sonra imam aracılığıyla karar, camidekilere duyurulur. Dua günü yapılması gereken hazırlıklar saptanır. Önce yedi bin adet çakıl taşı toplanır ve her taşa bir dua okunur.

Köyün ileri gelenleri köy odasında oturup evlerden toplanan paraların listesini hazırlarlar: Listede dökümü yapılan evlerden toplanan paralarla törende kesilecek kurban satın alınır. Kurban satın almada pazarlık yapılmaz.

Dua Günü:

Hazırlıkların yapılmasından sonra, duadan bir gün önce köy . imamı aracılığıyla minareden köy halkına çağrı yapılır. Duaya, genç kızlar ve kadınlar, çocuklar dahil (yüreyemeyecek kadar hasta, yaşlı ve özürlü olanlar hariç) herkes katılmak zorundadır. Suçlamalara hedef olmamak ve köylüler tarafından kınanıp, horlanmamak için, bu işe inanmayanlarda duaya katılmaktadırlar.

Yağmur duası günü, cami de sabah namazında bulunan köy erkekleri namazdan sonra köy yakınındaki mezarlığı ve türbe, yatır gibi bir - iki "ziyareti" dolanır gelirler. Amaç, biraz oyalanarak duaya katılacak kalabalığın, davarı sürüye, hayvanları sığıra salmasına fırsat vermek, çocukların uyanıp hazırlanmalarını beklemektir. Güneşin doğup biraz yükselmesiyle cami önünde toplanan kalabalık imamın duasına "Amin" diye cevap verir. Bunu duyan aile reisi acele boy abdestini alıp, karısına ya da kızına "çıkı"nın hazırlanmasını söyler. Çıkıya dağda kurban etiyle pişirilecek pilav için, bulgur, yağ, tuz ve ekmek konur. Duaya katılan her aile böyle bir çıkı hazırlamak zorundadır. Başta köy imamı, iki yanında da dua okumada ona eşlik edecek olanlar, onların arkasında orta yaşlılar ve gençler, en arkada da kızlı, oğlanlı bebeler toplu durumda yürüyüşe geçerler. Yürüyüşün hedefi, yörenin en yüksek yeri veya mezarlığıdır. Yol üzerideki bir dereden geçerken, torbadaki yedi bin taş dua ile suya dökülerek ıslatılır. Duaların arkası hiç kesilmez, eller aşağıya doğru yağmurun toprağa düşmesini kolaylaştırırcasına bir taklitle, "Amin" diye bağırılır. Taşları ıslatma işi biter bitmez, birinin "Bir ilkitir (ailenin ilk doğan erkek çocuğu) yakalayın laan" sözü üzerine ailenin ilk doğan erkek çocuğu kol paça yakalanıp, elbisesi ile suya atılıp ıslatılır. Bağırma çağırma arasında hızını alamayanlar, birden fazla ilkidi yakalayıp sırayla suda ıslatırlar. Islananlar elbiselerinin suyunu sıkmadan kurumak zorundadırlar; çünkü, suyu hoş karşılamak gerekmektedir.

Dağın en yüksek tepesine varıncaya kadar "ziyaret" sanılan her taş yığını başına toplanan kalabalık, dua okur ve "Amin" der. Bir "ziyaret"ten diğerine yürürken de, imam ve onun yorulduğu yerde eşlik edenler şu dizeleri tekrarlarlar:

İmam -Ya İlahi İsmi Azam Hürmetine EI Aman Rahmetini Bizlere Eyle İhsan Ya Rahman.
Topluluk -Amin
İmam -Ya İlahi, Amin Çağıran Sübyan Çocuklar Hürmetine EI Aman
Topluluk -Amin

İçme suyu olan bir yere kadar yürünür ve burada mola verilir. Burada yağmur duası yemeği yenilip duayla kurban kesilir. Yere serilen bir "pala" üzerine her aile reisinin getirdiği bulgur boşaltılır; büyük bir kaba yağlar boşaltılır; tuzlar bir araya getirilir. Kesilen kurbanın etleri parçalar hâlinde, kaynayan kazana atılıp pişirilir. Ocak başında etin haşlanıp, pilavın pişirilmesine yardım edecek olan hizmetliler muhtar tarafından seçilir ve geri kalanlar yükseklere çıkarak yakarmaya devam ederler. Dağın doruğuna ulaşıldığında; mola verilip önce öğle namazı ve sonra, Allah rızası için iki rekat yağmur namazı kılınır.

Kazanlarda etsuyuyla pişen pilav hazır durumda duadan dönen grubu beklemektedir. Her aile reisi, heybesinden çıkardığı iki kapla, kazan başında sıraya girer; payedici, önce etleri eşit oranla üleştirir, sonra pilavı verir. Et ve pilavlarını alanlar, öbek öbek yere oturup yemeğe başlarlar. Her grup karnını doyurur ve artanını da eve götürmek üzere heybesine koyar. Öğle sonu, ikindi vakti, grup aynı duaları tekrarlaya tekrarlaya köye döner. Köye inildiğinde oyuna doymayan çocuklar, kümeler oluşturup dörtlükler söylemeyi sürdürürler:

Yağmurçuğum yağı ver,
Kuyucuğum doluver,
Ekmek getir yiyelim,
Kaytan getir içelim.
Tarlada çamur,
Teknede hamur,
Ver Allahım ver
Sulu sulu yağmur.




 
 
  Bugün 9 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol